Hiçbir şeyden zevk alamama durumu psikoloji literatüründe “anhedoni” olarak adlandırılır. Anhedoni, kişinin daha önce keyif aldığı aktivite ve deneyimlerden artık zevk alamaması veya bu tür aktivitelerden hiç keyif almaması durumudur. Genellikle depresyon ve diğer ruh sağlığı bozuklukları ile ilişkilendirilir, ancak tek başına bir semptom olarak da görülebilir.
Hiçbir şeyden zevk alamamanın farklı biçimleri
- Sosyal anhedoni:
- Kişinin sosyal etkileşimlerden zevk alamama durumudur. Bu bireyler, genellikle arkadaşlarıyla vakit geçirmek, aile ile zaman geçirmek, sosyal aktiviteler veya grup etkinlikleri gibi durumlardan kaçınır ve bu aktivitelerde bile bulunduklarında keyif alamazlar.
- Sosyal anhedoni, yalnızlık duygusu, dışlanmış hissetme veya sosyal izolasyonla sonuçlanabilir. Bu tip anhedoni genellikle depresyonun yanı sıra şizofreni gibi bozukluklarda da görülür.
- Fiziksel (somatik) anhedoni:
- Kişinin yemek yemek, spor yapmak, cinsellik gibi fiziksel haz veren aktivitelerden zevk alamaması durumudur. Örneğin, daha önce favori yiyeceklerini tüketmekten keyif alan bir birey artık bu yiyeceklerden hiç tatmin duymayabilir.
- Fiziksel anhedoni, kişinin günlük hayat kalitesini doğrudan etkileyebilir ve kişisel bakımda düşüşe, enerji kaybına ve genel bir ilgisizliğe yol açabilir.
Nörobiyolojik ve psikolojik mekanizmalar
Anhedoni, beynin ödül sisteminin bozulması ile yakından ilişkilidir. Beyinde ödül mekanizmasını düzenleyen başlıca nörotransmitter dopamindir. Dopaminin salgılanması ve aktivitesi, keyif alma, ödül algısı ve motivasyon gibi süreçlerde merkezi bir rol oynar. Anhedoni yaşayan bireylerde dopaminin işleyişinde bazı aksaklıklar görülebilir:
- Dopamin düzeylerindeki Düşüş: Beyindeki dopamin seviyelerinin azalması, ödül tepkilerinin zayıflamasına yol açar. Bu, depresyon ve şizofreni gibi bozukluklarda sıkça görülen bir durumdur.
- Nucleus accumbens ve prefrontal korteks bozuklukları: Bu beyin bölgeleri, ödül işleme ve motivasyonla ilgili kritik rollere sahiptir. Anhedoni yaşayan kişilerde bu bölgelerde fonksiyonel ve yapısal anormallikler gözlemlenebilir.
- Stres ve kortizol düzeyleri: Kronik stres, beyindeki dopamin ve serotonin gibi nörotransmitterlerin dengesini bozabilir ve kortizol seviyelerinin artmasına yol açabilir. Bu durum, beyindeki ödül mekanizmasının işlevsiz hale gelmesine katkıda bulunur.
Psikolojik boyutlar
- Motivasyon eksikliği: Anhedoni yaşayan bireylerde sadece haz alma sorunu değil, aynı zamanda bu hazza ulaşmak için motivasyon eksikliği de görülür. Bu durum, bireylerin aktif olarak keyif aldıkları etkinlikleri aramamaları veya bu etkinliklere katılma konusunda isteksiz olmalarıyla kendini gösterebilir.
- Duygusal yassılaşma: Anhedoni, duygusal deneyimlerin genel olarak yassılaşmasına neden olabilir. Bireyler, yalnızca keyif değil, diğer pozitif duygularda da azalma yaşar ve çevreleriyle duygusal bağlantı kurmakta zorlanabilirler.
Anhedoninin klinik önemi
- Depresyon: Anhedoni, majör depresif bozukluk tanısının önemli kriterlerinden biridir. Depresif bireylerde yaygın olarak görülen bu durum, depresyonun şiddetini artırabilir ve tedavi sürecini zorlaştırabilir.
- Şizofreni: Anhedoni, şizofreni spektrum bozukluklarında da yaygın olarak görülür ve bu hastalarda genellikle negatif semptomların bir parçası olarak değerlendirilir. Şizofreni hastalarında anhedoni, sosyal izolasyon ve işlevsellik kaybına yol açabilir.
- Bipolar bozukluk: Bipolar bozukluğun depresif evrelerinde anhedoni sıkça görülür. Bu dönemlerde bireyler, manik dönemde yoğun haz duydukları aktivitelerden artık zevk alamadıklarını fark ederler.
Anhedoni tedavi yöntemleri
Anhedoni, bireyin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebileceğinden, tedavi gerektiren bir durumdur. Tedavi genellikle psikoterapi, farmakoterapi ve nöromodülasyon tekniklerini içerebilir:
- Bilişsel davranışçı terapi (BDT): BDT, bireylerin olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmeye ve yeniden yapılandırmaya yardımcı olur. BDT, bireyin tekrar zevk aldığı aktiviteleri keşfetmesine ve bu aktiviteleri hayatına entegre etmesine odaklanabilir.
- Farmakoterapi: Anhedoninin şiddetine ve altta yatan nedenine bağlı olarak antidepresanlar, antipsikotikler veya dopamin agonistleri gibi ilaçlar reçete edilebilir. Özellikle SSRI ve SNRI tipi antidepresanlar, depresif belirtileri hafifletmek ve ödül sistemini yeniden düzenlemek için kullanılabilir.
- Nöromodülasyon Teknikleri: Transkraniyal manyetik stimülasyon (TMS) ve derin beyin stimülasyonu (DBS) gibi yöntemler, anhedoniyi tedavi etmek için kullanılan alternatif yaklaşımlardır. Bu teknikler, beynin ödül ve motivasyonla ilgili bölgelerini hedef alarak bu alanların aktivitesini artırmayı amaçlar.
Anhedoni, birçok ruhsal bozukluğun karmaşık ve merkezi bir belirtisidir. Bu yüzden tedavi, bireysel farklılıkları dikkate alarak kişiye özel planlanmalıdır.
Referanslar
Anhedoni ile ilgili bilgilerin yer aldığı referansları APA-7 formatına uygun şekilde aşağıda listeledim:
Treadway, M. T., & Zald, D. H. (2011). Reconsidering anhedonia in depression: Lessons from translational neuroscience. Neuroscience & Biobehavioral Reviews, 35(3), 537-555. https://doi.org/10.1016/j.neubiorev.2010.06.006
American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). American Psychiatric Publishing.
Barch, D. M., Pagliaccio, D., & Luking, K. (2016). Mechanisms underlying motivational deficits in psychopathology: Similarities and differences in depression and schizophrenia. Current Topics in Behavioral Neurosciences, 27, 411-449. https://doi.org/10.1007/7854_2015_379
Der-Avakian, A., & Markou, A. (2012). The neurobiology of anhedonia and other reward-related deficits. Trends in Neurosciences, 35(1), 68-77. https://doi.org/10.1016/j.tins.2011.11.005
Heller, A. S., & Casey, B. J. (2016). The neurodynamics of emotion: Delineating typical and atypical emotional processes during adolescence. Developmental Science, 19(1), 3-18. https://doi.org/10.1111/desc.12373
Pizzagalli, D. A. (2014). Depression, stress, and anhedonia: Toward a synthesis and integrated model. Annual Review of Clinical Psychology, 10, 393-423. https://doi.org/10.1146/annurev-clinpsy-050212-185606